Charles Bukowski'nin "Battaniye" adında bir öyküsü vardır. Bu öyküde Bukowski, battaniyesiyle sıkı bir mücadeleye girer; ondan dayak yer; kaçar; hatta battaniyesine kurşun sıktığı bile olur. Bukowski'de de ne acayip bi kafa varmış diye düşünürken, Türk sinemasında daha güzel kafalar olduğunu fark ettim. İşte bu kesitte, komşusunu katil perdenin elinden son anda kurtaran serenatçı abinin macerasını izliyoruz...