osman canik'in şiir kitabı "suretim inceden güldü" kitapçı raflarındaki yerini aldı. giresunlu şair dağları 12 eylül'ü 70'leri 2006'da başkanlığını yaptığı "deliler derneği"ni ve masumiyet çağının masum çocuklarını anlattı. "denizi severim ama dağları başka severim. ladin'i severim ladin çamını başka severim. dünyada bana şık olduğun iki şeyi söyle dersen bir ladin ağacı derim bir taflan karayemiş derim. yaprak dökmezler çünkü. ladin ağacı nerede olursa olsun dikine büyür. eğer uç noktada gidecek yeri yoksa kendini ışığa eğmez intihar eder. ucunu kesmeye kalkarsan intihar eder. başka bir ağaçtır ladin ağacı." osman canik'le yeni kitabı üzerine röportaj yapmak için telefonda görüştüğümüzde "işiniz zor ben öyle işleri bilmem" diye bir yanıt aldık. söylediği kadar varmış biz mi ona sorduk soruları onun hayata dair sorularını anlamaya mı çalıştık karar sizin.56 yaşında canik. giresun'un dağlarından yaylalarından 19'unda gelmiş istanbul'a. salacak'taki öğrenci evindeyken yüreğinde devrim ateşi yanarmış. şiirlerinde 12 eylül'ün kirli elleri geziyor. öğrenciliğindeki ateşi o eller mi söndürdü? "değil" diyor "biz fatsa'da 78'de yenildik. fatsa örneği yaşandığında devrimciler yerel yönetimi aldı. o çok başka bir şeydi o muhteşemdi o alternatifti. ondan evvel çorum ve sivas'ta birsürü şey oldu. bu ülkeye en büyük kötülükleri yapan adam süleyman demirel o zaman 'çorum'u bırakın fatsa'ya bakın' demişti. fatsa'da alternatif bir hayat kuruyordu o çok aşağıladıkları insanlar. mahkeme kurulmuyordu insanlar kendi aralarında hallediyordu meselelerini. kapitalizmin en korktuğu şey oldu özel mülkiyet sorgulandı orada. türkiye'nin en büyük travması fatsa sendromudur. türkiye devrimcileri orayı savunamadılar fatsa gitti ve türkiye'de devrimci hareket yenildi. devrimciler 12 eylül'de değil fatsa'da yenildi. fatsa düştü. türkiye tarihinin en büyük eylem ve organizasyonunu kaybetti. itiraz yoktu uygulama vardı kendi hukukunu koymuştu insanlar. gönüllülük vardı. meselemiz gönüldü. 12 eylül kendi hesaplarıyla geldi onları ben bilemem."eylül 12'den vururosman canik'e 12 eylül'ü durduk yere değil "eylül 12'den vurur" şiirinin dizelerini okuduk da sorduk. şu dizelerle başlıyor soluklarımızı tutup / kısılan seslerimizle / açan güllerin tanıklığında / baharlardan koparıldık / rövanşsız bir maçla / hayatın dışına atıldık. 70'lerde gençliğini yaşamış insanlarda başka bir şey oluyor. işkenceler cani uygulamalar siyasi cinayetler bir tarafa başka bir şey var. o dönemi yaşamayanlar fazlaca bilmiyor. "araziye uyanlar" adlı şiirinde 70'lerdeki bazı dostlarına kızıyor canik en zekilerimiz / en muhaliflerimizdiler / en eğitimlilerimiz / kılıçtan keskinlerimizdiler / en gözü karalarımız / kahramanlarımızdılar / çok hızlı terk ettiler / en erken inip gemilerden / ilk perondan bindiler trenlere / hayatı keşfettiler / ehlileştiler.ehlileştiği vakit kızıyorlar dostlarına işte öyle bir kuşaktan söz ediyoruz.- nasıl dostluklardı onlar? o kadar acı yaşanmış ama dostluklarınızdan söz ederken gözleriniz parlıyor ve onu anlatın istiyoruz. ehlileşenlere bu kadar kızabilecek kadar dost olmaktan söz ediyoruz. nasıl ehlileşiyor insan?yaşın kaç onur? -80 doğumluyum. o tarihi unutma bak. şimdi reklam piyasasında gördüğün ne kadar abin varsa vahşi kapitalin mamullerini pazarlamaya yönelik yeteneklerini akıllarını gönüllerini vicdanlarını satan abilerinden söz ediyorum onların hepsi eski solcudur. ben onlardan tiksinmiyorum "tiskiniyorum."dostluklara gelince biz de yaşayamayacağız bir daha. hakikaten meram anlatma ustası değilim. onu yaşamak lazım. çünkü hesapsızsın kitapsızsın. hiçbir beklentin yok. ben bunu mahallesinde birinden görüp devrimci sağcı solcu olmuş insanlar için söylemiyorum biraz okuyarak kendi belirlediği hayatı yaşamak isteyenler için müthiş bir masumiyet vardı. yani senin gerekçen ne olursa olsun devrimci ya da muhalif olmak için oraya gelirken herkes masumlaşıyordu. o seni başka bir şey yapıyordu. insanlar çok şey bilmiyordu ama hakikaten masumdu. - tamamen apolitik bir çerçeveden bakın lütfen. ertem eğilmez'in filmlerinde sezen aksu'nun şarkılarında da sözünü ettiğiniz masumiyet vardı. sanki 70'lerin bir masumiyeti var. bu masumiyet nasıl yitirildi? anadolu'dan gelip istanbul'da hayat kurmuş bir şairle konuşuyoruz şimdi. hem de istanbullu olamamış bir şair.
Size daha iyi hizmet sunmak, içerik ve reklamları kişiselleştirmek için çerezler aracılığı ile internet tarama verileri topluyoruz.