Ders: 571-632 Hz. Muhammed'in Hayatı (S.A.V)

Rhythm Ritim Karaoke Aykut ilter - 32.164 izlenme

Yüklenme Tarihi: 12 Ağustos 2013 - 16:58

Peygamber efendimizin hayatını anlatan Richard Rich'in yönettiği 2002 ABD yapımı animasyon film Hz. Muhammed: Son Peygamber (Muhammad: The Last Prophet) filmini full ve Türkçe izleyin. Brian Nissen filmin senaryosunu yazdı.

Peygamberimizin Hayatı
Hz. Muhammet, Fil yılında Mekke'de doğdu. Bu tarih kesin olarak bilinmemekte ve geriye dönük yapılan hesaplamalar ile bazı kaynaklarda 570, bazı kaynaklarda da 571 yılı olarak geçmektedir.

Hindistanlı Müslüman ilim adamı Muhammed Hamidullah, Hazreti Muhammed'in doğum tarihinin 12 Rebiulevvel (17 Haziran 569) Mısırlı astronomi âlimi Mahmut Paşa el-Felekî 9 Rebîülevvel (20 Nisan 571) olarak hesaplamışlardır. Daha sonra Beaumont Burnaby Sherrard, Mahmut Paşa el-Felekî'nin hesaplamalarındaki bazı yanlışları ortaya koymuştur. Lawrence I. Conrad (1987) ise kaba bir hesapla 570 yılı olarak vermektedir. İslâmi kaynaklarda ağırlıklı olarak; Muhammed'in, Milâddan sonra 571 yılında, "Fil vakası"nın olduğu yılda, 12 Rebiülevvel (20 Nisan) pazartesi gecesi, yani Arapların takvim başı olarak kullandıkları "Fil Vak'ası"'ndan 52 gün sonra doğduğu belirtilmektedir. Siyer ve İslâm Târihi yazarları, doğumun Rebiülevvel ayında bir pazartesi günü sabaha karşı olduğu konusunda genel olarak ittifak etmişlerse de, ayın kaçıncı günü olduğu konusunda görüş birliğine varamamışlardır.

Bu konudaki itilâfların; görüş çeşitliliğinden kaynaklanmasının yanı sıra, ay takviminin , güneş takviminden farklı olması ve Araplardaki nesi uygulamasından da kaynaklandığı günümüzde ifade edilmektedir.

Çocukluğu
Babası Abdullah bin Abdulmuttalib, annesi Hazrec kabilesinden Nennaceler'den Vehb bin Abdulmenaf'ın kızı Amine 'dir. Muhammed daha doğmadan babası vefat etti. Yetiştirilmesini dedesi Abdülmuttalib üzerine aldı ve torununa "Muhammed" adını verdi. Muhammed o sıralarda Mekke'de bulunan Beni Sa'd kabilesinden Halime adlı bir kadına emanet edildi. Muhammed'i, ondan önce amcası Abduluzza'nın cariyesi Süveybe emzirdi. Muhammed, dört yaşına kadar annesi Amine'nin de gözetimiyle sütannesi Halime'nin yanında kaldı, daha sonra Mekke'ye, annesinin yanına döndü. Dört yaşından altı yaşına kadar, öz annesi Âmine ile birlikte kaldı, O'nun şefkat ve özeni ile yetişip büyüdü. Muhammed altı yaşında iken, annesi Âmine ve bakıcısı Ümm-ü Eymen'le birlikte babasının kabrini görmek için Medine'ye gitti. Medine'de, akrabaları Neccâroğullarında bir ay kaldıktan sonra Mekke'ye dönüş yolundaki Ebva'ya ulaştıklarında annesi vefat etti ve orada defnedildi. Cariyeleri Ümmü Eymen, Muhammed'i Mekke'ye getirip dedesi Abdulmuttalib'e teslim etti. Altı yaşından sekiz yaşına kadar, O'na dedesi Abdülmuttalib baktı. Abdülmuttalib yaş itibariyle seksen yaşını aşmış bir ihtiyardı. Muhammed sekiz yaşında iken, dedesi de öldü. Dedesi ölmeden önce, O'nu yetiştirilmesi için, oğlu Ebû Tâlib'e bıraktı. Ebû Tâlib, Abdülmuttalib'in on oğlundan biriydi.

Muhammed peygamberliğinden önce Nur Dağındaki Hira Mağarasına çekilerek Mekke'den uzaklaşırdı. Rivayetlere göre Muhammed dokuz yaşındayken amcası, ticaret yapmak için gittiği Suriye'ye onu da götürmüş, bu gezide Busra kasabasında Bahira isminde Hıristiyan bir rahip onun peygamber olacağını haber vermiştir. Muhammed on yedi yaşındayken de amcası Zübeyr bin Abdülmuttalib ile Yemen'e gitti. Bu gezilerin Muhammed'in bilgi, görgü ve zihinsel alt yapısının oluşumunda etkin rol oynadığına inanılmaktadır. Ayrıca gençliğinde amcaları ile birlikte Kureyş ve Kays kabileleri arasındaki Ficar Savaşı'na katıldı. Ticarete olan ilgisi daha sonra kendisi ile evlendiği Hatice ile tanışmasına neden oldu ve onun sermayesi ile ticarete başladı.

Muhammed gençliğinde çevresinden gelen paganist görüş ve uygulamalarla ilgilenmedi. Kendisi, aynı dönemde herhangi bir puta tapmamakla birlikte, başkalarının tapınmalarına da açıkça karşı çıkmadı. Kur'an'daki "...oysa önce, kitap nedir, iman nedir sen bilmezdin" (Şura Suresi: 52) ve "Allah, seni şaşırmış bulup hidayete erdirmedi mi" (Duha Suresi: 7) ifadelerinin kendisinin İslam öncesi durumunu anlattığına inanılmaktadır.

Henüz 20 yaşında iken hırsızlık, zulüm ve haksızlıklara karşı koymak için Mekkeliler’in oluşturduğu ‘Hılfulfudül’ adlı oluşma katılarak burada etkin bir görev üstlendi. 25 yaşına geldiğinde Hz. Hatice ile hayatını birleştiren Allah’ın elçisi, 40 yaşında olan Hz. Hatice ile evlenmeye karar verdiğinde “el-Emin: Güvenilir, dürüst” olarak tanınması önemli bir etken olmuştu. 35 yaşına geldiğinde ise Kâbe hakemliği yaptı. Kâbe’nin restorasyonu sırasında Haceru’l Esved’in yerine konulması sırasında ortaya çıkan anlaşmazlığı, taşı bir yaygı üzerine koyup tüm kabile liderlerine taşıtarak muhtemel bir kavgayı önlemiş oldu.

Peygamberliği
40 yaşına yaklaşan Peygamber Efendimiz’de o sıralarda insanlardan uzaklaşarak kırsal alanda yaşamak ve böylelikle yaratılışın ve evrenin inceliklerini düşünmek arzusu uyandı. Bundan dolayı belli zamanlarda ‘Hira-Nur’ dağındaki mağarada kalmaya başladı. Kırk yaşına geldiğinde ise Ramazan ayında bir gün Cebrail Aleyhisselam’la tanışarak Allah’ın elçisi olma yolunda ilk adımı attı. İlk vahiy edilen ayet olan, “Yaratan Rabb’inin adıyla oku!” ile birlikte Allah (C.C.) O’nu Peygamberlikle görevlendirmiş oldu.

İlk Müslümanlar
Hz. Muhammed’in İslam davetine ‘evet’ diyerek ilk inanma şerefine Hz. Hatice, Hz. Ali, Hz. Zeyd b Harise ve Hz. Ebu Bekir erişti. Bunları Hz. Osman, Abdurrahman b Avf, Sa’d b Ebi Vakkas, Talha ve Zübeyr Hazretleri takip etti. Peygamberliğin ilk altı yılı dolarken Hz. Hamza ve Hz. Ömer gibi yiğitlik ve cesaretleriyle tanınan zatlar da Müslüman olan isimler arasında yer aldı. On Peygamberlik yılında peş peşe Hz. Hatice ve Ebu Talib ölünce düşmanların eza ve cefaları bir kat daha arttı. Çünkü bunlar hatırlı insanlardı, çevreleriyle Peygamberimize destek veriyorlardı.

Miraç Gecesi
Daha sonra dış destek sağlamak amacıyla Taife giden Hz. Muhammed, Taifliler’in İslâm’ı kabul etmesini sağlayamadı. Taifliler, Hz. Peygamber’e destek vermedikleri gibi bir de O’nu taşlattılar, üstü başı kan içinde kaldı, Taif dışında bir bağa sığınarak kurtulabildi. Ardı arkası kesilmeyen bu sıkıntılar devam ederken aynı günlerde Sevgili Peygamberimiz Miraç gecesinde İlahi ikramların doruğuna eriştirildi, Yüce Allah’ın huzuruna yükseltildi ve İlahi buyrukları, aracı olmaksızın dinleme imkânına kavuştu.

Hicret
Bütün zorluklara rağmen Hz. Peygamber, İslam’ı yayma çabalarını sürdürüyordu. Birer yıl arayla 1’inci ve 2’nci Akabe Biatları yapıldı. Bunu takip eden zaman diliminde Yüce Allah’ın izni ve buna bağlı olarak Hz Peygamber’in müsaadesi üzerine Müslümanlar Mekke’den Medine’ye göç etti. İslam tarihinde bu olay “hicret” olarak anılmaktadır. Sevgili Peygamberimiz en sonunda ise Hz. Ebu Bekir ile birlikte Medine’ye göç etti.

Savaşlar ve Mekke'nin Fethi
Efendimiz (S.A.V.) Medineli Müslümanlar ile hicret edenler arasında kardeşlik kurdu. Putperestlerle Müslümanlar arasında Bedir, Uhud, Hendek, Müreysi gibi savaşlar gerçekleşti. Hz. Peygamber’in sağlığında İslam elçisi dokunulmazlığı olduğu halde öldüren ve Medine’ye saldırmayı tasarlayan Hıristiyanlar’a karşı da Mute ve Tebük seferleri düzenlendi. 630 yılında Mekke fethedildi. Hz. Peygamber, çıkmaya mecbur olduğu vatanına üstünlük sağlayarak ve genel af ilan ederek tekrar girdi.

Veda Hutbesi
Peygamber Efendimiz, 632 yılında Hac esnasında Arafat’ta 100 binden fazla Müslüman’a konuşma yaptı. İslam düşüncesinin bir özeti olan ve insan hakları bakımından en doğru prensipleri içeren bu sesleniş, İslam tarihinde “Veda Hutbesi” olarak anılıyor. İslamiyet’i sabırla, azimle ve cesaretle insanlara ulaştıran Sevgili Peygamberimiz, 8 Haziran 632 Pazartesi günü Hakk’ın rahmetine kavuştu. Cenaze namazı Hücre-i Saadet’te erkekler, kadınlar ve çocuklar olmak üzere sırayla kılındı. Allah’ın elçisi burada da toprağa verildi.
Reklam