Düşsellikteki Tekillik - Kısa Film

Alkışlarla Yaşıyorum - 61 izlenme

Yüklenme Tarihi: 02 Mart 2015 - 20:49

Bazen insan olmak istemiyorum insanlar yüzünden!
Aslında şöyle bakınca insan olmayanlar yüzünden insanlığımızı reddetmek zorunda kalmamız ne acı.
O kadar çirkinlesiyorlar ki bizi insanlığımızdan ediyorlar
Oysa ki insanlıktan çıkan onlar değiller mi...
Benzemek onlara bedbahlıktır!
İnsanları utandırandı; ınsanlığı unutanlar.
Bencıllıklerı gökkuşağını katletti.
Tükettiler bizi doymak adına! Evet ölüyoruz cesetlerimizden doğuyorlar!
Cesetlerımızden beslenıyorlar, bizi öldüren ınsan kılıklılar!
Bakma bana öyle!!!
Eger insanlığa zarar veriyor ve değerini düşürüyorsam
Hazırım bu mertebeden vazgeçmeye.
Ama maskenı takmış ve ınsanım dıye haykırmaktaysa çürümüş ruhun
Al o pis kokunu ve çek git sınırlarımdan.
Yeter ki kurtarsın kendini yüce insanlık.
Ayaklar altından kalksın ve insan olmayanlar,
Olamayanlar terketsin insanlığın sınırlarını.
Belki bir kişi bile kalmayacak ama yeter ki insanlık rahat etsin!
Yerıdır çekıp gıtsem, huzura ermek adına toprağın koynunda...
Toprak alır mı dersin insanları bağrına,
Kabul eder mi?
Özünü,
Onu kaybetmiş,
Ondan uzaklaşmış insanları?
Kım kabul eder kı yüzüne tükürmüşleri!
Elbet kusacaktır toprak bu leş yiyiceleri.
Ve sahte insanlık toprak tarafından kabul edilmeyince yakacak kendini.
Külleriyle toprağa karışmayı umut edecek...
Lakin kar etmeyecek bu.
Haklı öfkesi dinmeyecek toprağın.

Çatladı toprağım ve zonkluyor beynim...
Simsiyahları örttüm üzerime
ve katlini bir bir geçekleştirdim buselerimin,
ruhumda ölüm kokulu iniltiler var,
atıyorum bedenimi dibsiz okyanuslara
hemde yüzme bilmeksizin !
Artık anlamsızsın! Mavi gökyüzü.
Kimse anlamayacak mahsenimdeki sağırlığı.
Zamanı, zamana bıraktım .
Zıtlıkların seviştiği bir alemde olmak, zamanın ölümler kustuğu bedenlerde yaşamak.
Zaman bizi soyup soğana çevirdiği zaman,
işte o zaman artık bitmiş olur zamanın öfkeli solukları
ve bizden arda kalanlarda bir mezar taşı olur zamanın alnının tam ortasında
Toprağı çatlatıp filiz veren belkide asil ruhlardır ağaç diye görünen yeşillikler...
Değiştim ben o asil ruhların ağaçlar olduğunu bilecek kadar değiştim...

Ama şimdi bir cümle arıyorum... Öfkelerimi, özlemlerimi, (uykusuzluklarımı) yanılgılarımı, ansız suskunluklarımı dillendirebilecek bir cümle ama yok işte değil bir cümle onları telaffuz edebileceğim bir kelime bile bulamyorum. Daha çok kaybolduğumu görünce ansız suskunluğumla üzerimi örtüyorum.
Ve zaman düşer avuçlarımdan {zamansizca} kırılır parçalanır ...
Oturmuş zamanımızın dolmasını beklemekteyız .
Var olma durumumuz değişimin kendisidir ve
değişim zamanın bir diğer adıdır.
Rüzgarlar değişimin dokunuşlarıdır. Dogada duyulan herşeyin sesidir değişimin sesi.

canlı cansızlaşana kadar değişir,
cansız yok olana kadar değişir.
Değişimi sağlayan enerjidir.
Etraf da herhangı bır enerjınin varlığı enerjisi tukenmış olan şeylerın de degışımıni kacınılmaz hale getirir anlaşılacağı üzere değişim yok oluşu gerçekleştirene kadar varlık sahasını korur... Ancak bu değişim kendini sürekli tekrar etme durumundan ileriye gidemez. Değişimin uykusu herşeyin yok oluşuyla başlar; Peki ya sonra ne olur?
Yoksa ? ...
Yoksa doğmak mıydı, ölmek ?

Adem Süzen

(alıntıdır)
Reklam