İletişim Başkanı Altun’dan Türkiye’nin Transatlantik Güvenliğine Katkıları Ve NATO’nun Dönüşümü Pane

İhlas Haber Ajansı - 0 izlenme

Yüklenme Tarihi: 10 Temmuz 2023 - 14:45

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “NATO’da müttefikimiz olmak isteyen İsveç’in bu provokasyonlar karşısında gerekli tedbirleri almaması ve terörle mücadelede net bir tavır takınmaması halinde NATO üyeliğinin Türkiye tarafından onaylanması ne yazık ki mümkün görünmemektedir” dedi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından NATO Liderler Zirvesi kapsamında Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta ‘Türkiye’nin Transatlantik Güvenliğine Katkıları ve NATO’nun Dönüşümü Paneli’ düzenlendi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, panelde katılımcılara videomesaj ile hitap etti. Altun, Türkiye olarak asrın felaketini daha önce görülmemiş devlet-millet dayanışması ile üstesinden gelmeye devam ettiklerini belirtti. "Hepimizin malumu olduğu üzere çağımızda küresel güvenlik ve refah; ekonomik krizler, salgınlar, kıtlık, iklim krizi, doğal afetler gibi çeşitli unsurlar tarafından tehdit edilmektedir" diyen Altun, "Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde yaşadığımız pandemi, siyasi uyuşmazlıklar, askeri çözüm arayışları ve ülkemiz özelinde yaşanan deprem felaketi dikkate alındığında enerjimizin büyük bir kısmını bu meselelere yönlendirmek durumunda kaldık. Türkiye olarak asrın felaketini daha önce görülmemiş bir devlet-millet dayanışması ile üstesinden geldik, gelmeye gayret ediyoruz. Deprem sürecinde yaptığımız uluslararası yardım çağrısı çok geniş bir karşılık bulmuştur. Dünyanın dört bir yanında bulunan 100’den fazla ülke yardım teklifinde bulunmuş, 70’ten fazla ülkeden gelen 10 bin aşkın personel, deprem bölgesinde yürütülen arama-kurtarma faaliyetlerine destek vermiştir. Bu doğrultuda bizden desteklerini esirgemeyen tüm dost ülkelere huzurlarınızda bir kere daha teşekkür etmek istiyorum" ifadelerini kullandı.

Küresel güvenliğin birçok unsur tarafından tehdit altında olduğunu vurgulayan Altun, "Başlangıçta bölgesel olarak baş gösteren sorunlar zamanla etki alanını genişleterek küresel bir sorun haline gelme potansiyeli taşımaktadır. Bu bağlamda ister yerel olsun ister bölgesel, çağımızda küresel bir etki alanı oluşturmaya matuf her türlü sorun küresel çözüm arayışlarını gerekli kılmaktadır. Küresel sorunlara karşı alınan geç kalınmış, iyi düşünülmemiş, iyi analiz edilmemiş ya da sadece yerel ölçekte kalan tedbirler, bu sorunların kısa süre içerisinde küresel güvenliği tehdit eder hale gelmesine yol açabilmektedir. Bu sebeple, çözüm olarak bizim ortaya koyduğumuz öneri uluslararası dayanışma ve iş birliğine önem verilmesidir. Belirli bir bölgede meydana gelen kriz zamanlarında devletler, çıkar çatışmalarını ve çekişmelerini bir süreliğine de olsa bir kenara bırakma ve sorunun insani boyutunu öne çıkarma eğiliminde olabilmeliler. Bu tür sınama zamanlarında gösterilen dayanışma, devletler ve halklar nezdinde göz ardı edilemez, ortak bir insanlık bilinci geliştirmekte ve uzun vadede barış ve güvenliğin korunmasında motivasyon işlevi de görebilmektedir. Bu kapsamda uluslararası iş birliği konusunda etkin bir örnek olarak NATO’nun önemli işler yaptığını elbette biliyoruz ve işlevselliğini daha da artırılması gerektiği ile alakalı çağrılarda bulunuyoruz" diye konuştu.

NATO’nun kuruluş amaçlarından biri olan istikrar ile refah için NATO’nun bugünkü eylemleri uluslararası iş birliği ve dayanışma yönünde olması gerektiğini belirten Altun, şöyle konuştu:

"Günümüzde 31 üyeye sahip olan NATO, kurulduğu günkü tarihsel şartlar değişmiş olsa bile bugün tüm müttefikler için büyük bir iş birliği ve dayanışma alanı oluşturmaktadır. Kuruluş amaçlarından olan istikrar ile refah için NATO’nun bugünkü eylemleri uluslararası iş birliği ve dayanışma yönünde olmalıdır. NATO’nun, hâlihazırdaki küresel krizler, belirsizlikler ve aynı zamanda bunların gelecekte yaratabileceği sorunlarla baş edebilme ve çözüm üretebilme kabiliyetinin geliştirilmesi, ittifakın geleceğinin şekillendirilmesi bakımından da öncelikli meseleler arasındadır. ‘NATO 2030: Yeni Bir Çağ İçin Birliktelik’ başlıklı raporla; ittifakın stratejik ve siyasi yönünün güçlendirilmesi yönünde bir irade ortaya koyulmuştur. 2030 vizyonunda NATO’nun güvenlik örgütü olarak sadece üye ülkelere değil, küresel güvenliğe katkı sağlayan bir örgüt olması yönündeki hazırlıkları net şekilde de görülmektedir. NATO, ülkemizin güvenliğinin temininde önemli bir rol oynamış ve Avrupa-Atlantik yapılarıyla iş birliği hedefimize muhtelif açılardan önemli katkılar sunmuştur. Türkiye de ittifaka üye olduğu 1952 yılından bu yana kapsamlı askeri yetenekleri, sahip olduğu tarihsel birikimi ve kültürel ilişkileriyle ittifakın küresel barış, huzur ve güvenlik hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiştir. Tüm bunlar dikkate alındığında NATO’da uluslararası iş birliği ve dayanışma yönünde daha fazla enstrümanla hareket etme kabiliyetine sahip bir dönüşüm beklentisi oluşmuştur. Türkiye de bu yönde bir dönüşümün gerçekleşmesi için NATO’yla iş birliği halindedir."

NATO’nun en önemli meselelerinin başında terörle mücadele geldiğini ifade eden Altun, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"NATO’nun 2022 Stratejik Konsepti’nde de vurgulandığı gibi ittifakın temel görevlerinin yanı sıra en önemli meselelerinin başında terörle mücadele gelmektedir. Bu kapsamda Türkiye de terörle mücadele konusunda ittifak üyelerinin desteğini görmek istemektedir. Nitekim Finlandiya ve İsveç’in üye olmak için başvuruları söz konusu olduğunda biz aynı çekincelerimizi ve beklentilerimizi hem onlara hem de diğer müttefiklerimize açıkça ifade ettik. Nihayetinde Türkiye, Finlandiya ve İsveç olarak geçen sene düzenlenen NATO Madrid Zirvesi’nde, üçlü bir muhtıra imzaladık. Bu anlaşma uyarınca kurulan Daimi Ortak Mekanizma açısından özellikle terörizmle mücadele büyük önem taşımaktadır. Nitekim Finlandiya’nın üçlü muhtıradaki taahhütlerini yerine getirmek için samimi adımlar attığını gördük ve NATO üyeliği yolunu açtık. Ancak İsveç henüz muhtıra şartlarını yerine getirmekte yeterince kararlı görünmemekte ve terörle arasına net bir mesafe koyamamaktadır. Bunun yanında ifade özgürlüğü kisvesi altında Kur’an-ı Kerim mushafını yakma provokasyonu ile artan İslamofobi ve yabancı düşmanlığının ne yazık ki göz yumularak desteklenmesi, Türkiye açısından görmezden gelinebilecek bir durum değildir. Bu eylemler ve saldırılar, taahhütlerin yerine getirileceğine yönelik güvenimizi ciddi anlamda zedelemiştir. NATO’nun demokratik değerleri önceleyen bir ittifak olduğunu ve herhangi bir kutsala yapılan bu tür nefret dolu eylemlerin demokrasi ya da ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini bir kez daha açık ve net şekilde hatırlatmak isteriz. İsveçli yetkililerin daha önce de benzerleri yaşanan bu tür menfur eylemlere yönelik müsamahakâr tutumları, bizi İsveç’in üyeliği konusunda ciddi şekilde şüpheye düşürmektedir. NATO’da müttefikimiz olmak isteyen İsveç’in bu provokasyonlar karşısında gerekli tedbirleri almaması ve terörle mücadelede net bir tavır takınmaması halinde NATO üyeliğinin Türkiye tarafından onaylanması ne yazık ki mümkün görünmemektedir. Sözlerimi sonlandırmadan önce NATO Zirvesi’nin gerçekleştirileceği Vilnius’ta bu panelin düzenlenmesinin faydalı olacağı düşüncesiyle hareket ettiğimizi ifade etmek isterim. Türkiye olarak büyük önem verdiğimiz NATO ittifakının geleceğine yönelik projeksiyonlarına katkı vereceğini düşündüğümüz bu panelin hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum."
Reklam