Hoşgeldiniz!
Piyanist Resitali Nihavend Sazsemaisi Senfonik Klasik Türk Müziği Piyano Resital Saz Eseri Semai Not
Bu video yayından kaldırılmıştır.
Yakartepe
Nıhavend Musıki Ud Makam Mesud Turkish Derneği harmoni musik music otantık lut Ottoman Osmanlı musikisi
E5 dz Mesut Cemil bey Semaisi Enstrümantal fasıl, sanat fasıl melodik taksim peşrev ezgi motif Nihavend Saz Semaisi Semai Enstrümantal sanat fasıl melodik taksim peşrev ezgi motif
Piyano ile Güneş Yakartepe Nihavend SazSemaisi Çalıyor beste:- Mesut Cemil bey
Mesut Cemil 1902 yılının Aralık ayında İstanbul’da doğdu. Tamburi Cemil Bey’in oğludur. Bir ara “Tel” soyadını kullanmışsa da, kısa bir süre sonra bundan vazgeçmiştir. Çocukluk yılları babasının musıki çevresinde geçti. Babasından birkaç ders dışında musıki dersi almadı. İstanbul Sultanîsi’nde (bugünkü İstanbul Lisesi) öğrenciyken, on üç yaşında Daniel-Fitzinger’den keman dersleri alarak batı musıkisi bilgileri öğrenmeye başladı; keman üzerindeki çalışmalarını daha sonra Karl Berger’den aldığı derslerle sürdürdü.
Babasının ölümünden sonra, onun çok seçkin öğrencilerinden Kadı Fuat Efendi ve Refik Fersan’la tambur üzerinde çalıştı. Refik Talat Alpman’dan genel musıki bilgileri konusunda yararlandı. Makam, usûl bilgilerini artırırken hamparsum notasını öğrendi. On yedi yaşına geldiğinde bir tamburî olarak tanınıyordu artık.
Ali Rifat Çağatay’ın yönetimindeki Şark Musıki Cemiyeti’nin konserlerinde sahneye çıktı. Mevlevîhanelere devam ederek Rauf Yekta, Zekâizade Ahmed Efendi, Abdülbaki Baykara, Neyzen Emin Efendi gibi üstadlarla çalıştı. Suphi Ezgi’den babasının yıktığı, kaynağı Tamburî İzak’a dayanan, “Oskiyan tavrı” diye de anılan geleneksel tambur tekniğini ve tavrını öğrendi. Bir yandan da viyolonsel ve keman dersleriyle batı musıkisi öğrenimini sürdürüyordu. Şerif Muhittin Targan’ın viyolonsel çalışını dinledikten sonra zamanının büyük bir bölümünü bu saz üzerindeki çalışmalarına ayırmaya başladı. Dârülfünûn Hukuk Mektebi’ndeki öğrenimini yarıda bırakarak Almanya’ya gitti. Berlin Müzik Akademisi’nde Hugo Becker’in viyolonsel öğrencisi oldu. Almanya’daki öğrenim yıllarında viyolonsel icracılığını ilerlettiği gibi, genel musıki konuları ve musıki tarihi üzerindeki bilgisini ve kültürünü derinleştirdi. Maddî zorluklar ve annesinin ağır hastalığı yüzünden iki buçuk yıl sonra, 1924’te yurda dönmek zorunda kaldı. Ertesi yıl Dârülelhân’a tambur, solfej ve nazariyat öğretmeni oldu. 1927’de Türk Telsiz ve Telefon Şirketi’ne bağlı olarak ilk radyo yayınları başlatılınca İstanbul radyosuna girdi. Bundan sonra radyoculuk mesleğinin her alanında, spikerlik, programcılık, müzik yayınları şefliği, Ankara ve İstanbul radyoları müdürlüğü, başmüşavirlik görevlerini üstlenirken, oda orkestrası viyolonselcisi ve tamburî olarak da yayınlara katıldı.
Mesut Cemil ilk kez Ankara radyosunda “Klasik Koro”yu kurdu. Halk musıkisinin değerlendirilmesi için, bu alandaki çalışmalara ön ayak oldu. Yarıda bıraktığı yüksek öğrenimini de aynı yıllarda, Ankara’da bulunduğu sırada Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümu’nü bitirerek tamamladı.
Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü’nde viyolonsel, Ankara Devlet Konservatuvarı’nda klasik Türk musıkisi tarihi ve viyolonsel, İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda musıki folkloru dersleri verdi, liselerde de musıki derslerini okuttu.
Mesut Cemil 1932’de Kahire’de düzenlenen Arap Musıkisi Kongresi’nde Rauf Yekta bey ile birlikte Türkiye’yi temsil etti. İstanbul Belediye Konservatuvarı Tasnif ve Tesbit Heyeti’nin klasik eserlerinin notalarının tesbiti çalışmalarına katkıda bulundu. 1955’te Irak hükûmetinin çağrılısı olarak gittiği Bağdad’da Güzel Sanatlar Akademisi’nin musıki bölümünde dört yıl çalıştı. 1960’da emekliye ayrıldıysa da, İstanbul radyosundaki koro yöneticiliğini sürdürdü.
31 Ekim 1963’de İstanbul’da öldü. Mezarı Sahray-ı Cedit’dedir. İstanbul radyosundaki büyük stüdyo ile, İstanbul’un Kuştepe semtindeki bir sokağa Mesut Cemil adı verilmiştir.
Sultan İbrahim ve Sultan IV Mehmet dönemlerinde sarayda bulunmuş olan Ali Ufkî 1670’teki Enderun meşkhanesini anlatırken şu gözlemini yazar:
“Oda (meşkhane) musikicileri de o zaman huzurda çalarlar. Bazen de Padişah kadınlarını çağırtır. O zaman da musikicilerin başlarına örtü örtülür ve baş eğik çalıp söylemek zorunda bırakılırlar.”
Bu konuda önemli bir kaynak da Avrupalı seyyahların yaptıkları ziyaretler ve gözlemlerdir. Kadın müzisyenleri kadın gözü ile görmüş olan kadın seyyah Julia Pardoe da kadınların gittikleri mesire yerlerinin başında gelen Küçüksu’yu benzer şekilde anlatmış ve kadın müzisyenlerin çeng, santur, kanun, ney, daire, tambur gibi çalgıları çalmakta olduğunu gözlemlemiştir.
Sarayda musiki icrâ eden kadınlar
Günümüzün çeşitli musiki araştırmalarına konu olmuş bestekâr hanımlardan birisi Reftar’dır. Reftar’ın Sultan IV. Mehmet zamanında yaşamış bir besteci olduğu nakledilir ama Kalfa olarak anılmadığı için de Reftar’ın kadın olup olmadığı da söz konusu edilmiştir. Kantemiroğlu edvarında Sabâ-i Reftar adıyla bir sabâ peşrevin notasını vermiştir. Sözlü geleneğimiz Reftar’ı kadın olarak kabul etmiş ve kalfa olarak anmıştır. Reftar kalfa adına kayıtlı eserler arasında rast, hicaz, Nigar, şehnazbuselik, muhayyer sünbüle, arazbar zemzeme, zirgüle Hekimbaşı
Senfoni ile Klasik Türk Müziği "NİHAVEND SAZSEMAİ” Senfonik Saz Semaisi Mesut Cemil bey-Piyano: Yakartepe Nıhavend Musıki Ud Makam Mesud Turkish Derneği harmoni musik music otantık lut Ottoman Osmanlı musikisi Yetenek Videoları, piyano resital, Piyanist , piyano resital,Piyanist Resitali, senfoni müzik, senfonik müzikler,senfonisi Klasik Türk Müziği Piyano resital Saz Eseri Semai Senfoni otantık Osmanlı musikisi Yetenek Videoları Mesut Cemil bey Piyano Nıhavend Musıki Ud Makam Mesud Turkish Derneği harmoni musik music lut Ottoman piyano resital Piyanist enstrumantel müzik fon müzikleri klasik türkçe musiki
Yükleyen: zerrinmehmet
Yüklenme Tarihi: 11 Nisan 2014 - 23:08
Etiketler: