Açıklama
Yükleyen: Alkışlarla Yaşıyorum
Yüklenme Tarihi: 27 Şubat 2015 - 09:45
Rus askerlerinin Trabzon şehrine girdiği güne ait bir arşiv videosu daha.
İlginçtir o zamanın Trabzon Eyaleti'nde bir ABD Konsolosluğu var. Konsolos ve ailesi en güzel kıyafetlerini giymiş, ABD ve Rus Bayrakları açılmış, şehrin ileri gelen Rumları'ı ile Rus ordusunu beklenmekte.
Konsolosluk, diğer arşiv belgelerini incelediğimde, şu an Trabzon Barosu olan binadan Meydan'a yürürken sağda kalıyor.
Bugünün sonunda şehir müslüman ahali tarafından terkedildi. Ancak bunu ilçeler için söyleyemeyiz. Örneğin benim dedemin babası Çaykara ilçesindeki gerilla tarzı savunmaya katılmıştı. Bu savunma tarzı bir yere pusarak yalnız gezen Rus askerlerini vurup tüfeklerini almaktan, yol kenarlarına "deli balı" diye adlandırılan ballardan koyup Rusların yemesini sağlamaya kadar uzanıyordu.
Bu arada kısaca Trabzon'un Çaykara ve Tonya gibi ilçelerinde Rumca'nın hala konuşulduğuna değinelim. Bu Trabzonlular Rum'dur anlamına gelir mi? Gelmez ama akrabalık olabilir. Rumlar da Türkçe biliyorlardı. Komşuluk ilişkileri iyiymiş demek ki zamanında!
İslamiyet'in yayılmasıyla bu coğrafyalarda Müslümanlığı ilk kabul edenlerin ruhbanlar olduğunu da unutmamak lazım. Dolayısıyla içimizde Türk de var, Rum da var, Laz da var. Geçmişte Hristiyanlar da vardı.
Şehrin sosyolojik ve ekonomik durumundan bir önceki videoda bahsettim. Trabzon Halkının çok milliyetçi olmasının arkasındaki bilinçaltını gördük sanıyorum. Ali Şükrü Bey'in katli ve Hamidiye Zırhlısı olaylarına (Trabzon'u da içeren idamlar) rağmen bu milliyetçilik artarak devam etmiş. Bu da o gün yaşanan olayların insanlar üzerinde nesiller boyu devam edecek büyük bir etki bıraktığını gösteriyor.
Empati kurmaya çalışalım. Anlaşıldığı kadarıyla aynı etki 1461 sonrası Trabzonlu Rumlar'da da oluşmuş. Rumlar bariz bir şekilde şehrin ekonomik ve kültürel olarak üst tabakasında yer alıyorlardı (Arşiv belgeleriyle destekleyebilirim). Buna ragmen, üzerinden 450 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, nesiller boyu aktarılan bilinç korunmuş ve Osmanlı'nın güçsüz zamanında ortaya çıkmış.
Bir önceki videounun yorumlarında ister istemez Kürt meselesine hatta Lazlara değinilmiş.
Kürdlerle alakalı ezberinizi bozacak bir arşiv belgesi : http://tinyurl.com/czlp7ft
Bazı arkadaşlar Kürdlere rağmen (!) Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun elimizde kaldığını düşünüyorlar. Ne diyelim tekrar düşünsünler.
Bazı arkadaşlar da Lazları ayaklandırmanın peşine düşmüş (Bütün Karadeniz'in Laz olduğunu düşünüyor bu arkadaşlar). Arkadaşlar doğru tektir: İnsanca yaşamak. Biz bunun peşinde olalım, bu ülkeyi zilyon parçaya bölüp, küresel finansın kucağına bırakmanın değil.
Önceki video için: http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/117983/trabzonun-isgali
İlginçtir o zamanın Trabzon Eyaleti'nde bir ABD Konsolosluğu var. Konsolos ve ailesi en güzel kıyafetlerini giymiş, ABD ve Rus Bayrakları açılmış, şehrin ileri gelen Rumları'ı ile Rus ordusunu beklenmekte.
Konsolosluk, diğer arşiv belgelerini incelediğimde, şu an Trabzon Barosu olan binadan Meydan'a yürürken sağda kalıyor.
Bugünün sonunda şehir müslüman ahali tarafından terkedildi. Ancak bunu ilçeler için söyleyemeyiz. Örneğin benim dedemin babası Çaykara ilçesindeki gerilla tarzı savunmaya katılmıştı. Bu savunma tarzı bir yere pusarak yalnız gezen Rus askerlerini vurup tüfeklerini almaktan, yol kenarlarına "deli balı" diye adlandırılan ballardan koyup Rusların yemesini sağlamaya kadar uzanıyordu.
Bu arada kısaca Trabzon'un Çaykara ve Tonya gibi ilçelerinde Rumca'nın hala konuşulduğuna değinelim. Bu Trabzonlular Rum'dur anlamına gelir mi? Gelmez ama akrabalık olabilir. Rumlar da Türkçe biliyorlardı. Komşuluk ilişkileri iyiymiş demek ki zamanında!
İslamiyet'in yayılmasıyla bu coğrafyalarda Müslümanlığı ilk kabul edenlerin ruhbanlar olduğunu da unutmamak lazım. Dolayısıyla içimizde Türk de var, Rum da var, Laz da var. Geçmişte Hristiyanlar da vardı.
Şehrin sosyolojik ve ekonomik durumundan bir önceki videoda bahsettim. Trabzon Halkının çok milliyetçi olmasının arkasındaki bilinçaltını gördük sanıyorum. Ali Şükrü Bey'in katli ve Hamidiye Zırhlısı olaylarına (Trabzon'u da içeren idamlar) rağmen bu milliyetçilik artarak devam etmiş. Bu da o gün yaşanan olayların insanlar üzerinde nesiller boyu devam edecek büyük bir etki bıraktığını gösteriyor.
Empati kurmaya çalışalım. Anlaşıldığı kadarıyla aynı etki 1461 sonrası Trabzonlu Rumlar'da da oluşmuş. Rumlar bariz bir şekilde şehrin ekonomik ve kültürel olarak üst tabakasında yer alıyorlardı (Arşiv belgeleriyle destekleyebilirim). Buna ragmen, üzerinden 450 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, nesiller boyu aktarılan bilinç korunmuş ve Osmanlı'nın güçsüz zamanında ortaya çıkmış.
Bir önceki videounun yorumlarında ister istemez Kürt meselesine hatta Lazlara değinilmiş.
Kürdlerle alakalı ezberinizi bozacak bir arşiv belgesi : http://tinyurl.com/czlp7ft
Bazı arkadaşlar Kürdlere rağmen (!) Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun elimizde kaldığını düşünüyorlar. Ne diyelim tekrar düşünsünler.
Bazı arkadaşlar da Lazları ayaklandırmanın peşine düşmüş (Bütün Karadeniz'in Laz olduğunu düşünüyor bu arkadaşlar). Arkadaşlar doğru tektir: İnsanca yaşamak. Biz bunun peşinde olalım, bu ülkeyi zilyon parçaya bölüp, küresel finansın kucağına bırakmanın değil.
Önceki video için: http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/117983/trabzonun-isgali
Etiketler: