Açıklama
Yükleyen: exixiz
Yüklenme Tarihi: 19 Mayıs 2015 - 12:47
1-KYBELE HEYKELİ
Kybele, insanlık mirası olarak tescil etmiştir. Anadolu’da doğduğu ileri sürülen ilk dinin, dal budak salmış ilk kültün Ana Tanrıçası. Çatalhöyük, Boğazköy ve Hacılar kazılarında (10 7.000-6.500) heykelleri ele geçti. Zamanla çok geniş bir uygarlık bölgesine yayılan Ana Tanrıça, çok çeşitli adlarla anılır: Kültepe tabletlerinde Kubaba, Lidya’da Kybebe, Friglerde Kybele, Hitit kaynaklarında Hepat, Kappadokia yöresinde Ma, Hitit’te Ârinna, Mısır’da İsis, Girit’te Rhea, Efes’te Artemis, İtalya’nın bir bölgesinde Venüs. Hepsinin bildirdiği güç kaynağı, doğayı bütün canlılığı, verimliliğiyle simgeleyen evrensel bir niteliktedir. Toprak ve bereketin kaynağı, doğal ve evrensel anlamıyla anadır. Tutkun olduğu delikanlı Attis (Attes), bir kral kızıyla evleneceği sırada Ana Tanrıça karşısında dikilir, çıldırtır, kendini hadım etmeye götürür, bu eylemden toprak sulanır, bitkiler yeniden var olur. Toprak-bereket ilişkisini açıklamaya çalışan bu söylence, bu ölüp dirilme motifi, Kybele kültünde kendinden geçerek sarhoş olup bir kurban töreniyle sonuçlanır. Anadolu Medeniyetleri Müzesi ilk salonunda sergilenmektedir
2-NEMRUT DAĞI TÜMÜLÜSÜ
Güneydoğu Anadolu’da, Adıyaman İli, Kâhta İlçesi’nde dağ: Yüksekliği 2.130 m. Kâhta Çayı’ nın kuzeyinde yükselen dağ, genellikle bitki örtüsünden yoksundur. Dağın en büyük özelliği, tepedeki Kommagene Krallığı dönemine ait yığma taştan yapılmış tümülüs ve onu çevreleyen heykellerdir. Çok sayıda yabancı ve yerli turist çeken dağın doğu ve batı yamaçlarında başta, Kral I. Antiokhos olmak üzere Apollon, Zeus ve Herakles heykelleri ve çeşitli hayvan kabartmaları vardır. 10 69-72 arasında yapılan heykellerin başları zamanla düşmüştür. Heykellerin bulunduğu doruk, Kâhta’ dan 52 km, Adıyaman’dan 100 km uzaklıktadır.Dağın yakınlarında Özel İdare tarafından konaklama tesisleri yaptırılmıştır. Yaz aylarında, özellikle sabah, güneşin doğuşunu görmek isteyenler erken saatlerde dağa tırmanmaktadırlar. Fotoğraf meraklıları içi o anlarda çekilen karelerin önemi bir başkadır
3-TİTUS TÜNELİ
Antik Antakya şehrine inşaa edilen, Seleukeia Pieria şehrindeki sel taşkınlarını önlemek için yapılan bir sistemdir.Roma döneminde sel taşkınlarını önlemek amacıyla inşaa edilen en büyük tesisdir. 1435 metrelik kanalın kayalık bölümünde yer alan tünel, 143 m. uzunluğunda ve 8 m. enindedir. Daralan tavanın yüksekliği değişiktir. Doğu giriş duvarında Roma İmparatorları Vespasianus ve Titus un kitabeleri ile enteresan nazarlık kabartması kambur figürü, batı çıkışta kanalı aşan küçük bir köprü bulunmaktadır. Kumsalda zamanla dolan liman ve dalgakıran kalıntıları görülmektedir.
4-DİYARBAKIR SURLARI
Diyarbakır kentinin tarihsel çekirdeği, Diyarbakır Kalesi adıyla anılan surların içindedir. Kent halkının “beden” adını verdiği bu surlar, Karacadağ yöresinden getirilen siyah volkanik bazalt taşlarından yapılmıştır. Uzunluğu 5 kilometreyi aşan, kalınlığı bazı yerlerde 5 metreyi bulan ve yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen surların dört kapısı vardır. Diyarbakır Anadolu da inşa edilen ilk camii, 10 gözlü Dicle köprüsü ve geniş, tek kemerli Malabadi köprüsü ile de meşhurdur.
5-İSTANBUL AYASOFYA MÜZESİ
İstanbul’da mimarlık ve tarih açısından değerli Bizans kilisesi. Günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Adını incil’de, isa’nın, niteliklerinden biri olan Kutsal Bilgelik anlamına Hagia Sofia (Ayasofya)aldı. ‘Patrik Khrysostotnos’uh sürgüne ” gönderilmesi nedeniyle çıkan halk ayaklanmasında yakıldır. (532). imparator Justinianos kiliseyi üçüncü kez ve yanmaması için de tümünü taştan yaptırdı. Yapının planını Anadolu’dan ,iki mimar; Tralles’li matematikçi Anthomios ye Miletos’lu Isidoros hazırladı. 1000 dolayında usta ve 10.000.. dolayında işçi çalıştırıldı. Yapımına 23 Şubat 532’de başlanan kilisenin açılış töreni 27 Ocak 537’de yapıldı. Bu durumuyla bina bugünkü Ayasofya’dan farklı olarak daha basık kubbeliydi. Bitiminden 22 yıl sonraki büyük depremde-(558) kubbenin doğu yönü tümüyle çöktü. Mimaiylsidorps’un, yeğeni genç: Isidoros’un yönetiminde kilise önemli bir onarım geçirdi.
1354’de bir kez daha elden geçti. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u aldığı gün” (1453)Ayasofya’da ilk cuma namazını kıldı. Kilise onarıldı ve içindeki, kimi bezemeler kapatılarak; cami durumuna getirildi.Tuğla minare denilen güneybatıdaki minare yapıldı, içindeki mozaikler daha sonra II. Beyazit ve Kanuni dönemlerinde badanayla örtüldü.Abdulmecit döneminde kubbe kasnağı demir çemberlerle sağlamlaştırırdı. Eğrilmiş sütunlar düzeltildi. Mozaikler açılıp onarıldı.107 sütun yapının ağırlığını taşır. Alttaki 40, Üstteki 67 sütunun çoğu yeşil somaki mermerden, sekizi vişne rengi Mısır porfirindendir. Sekiz büyük yeşil somaki sütun Efes’teki Artemis’ tapınağından getirildi, bunlar orta sahanı, yandan ayırır. Ayasofya’nın duvarlarında yapının ağırlığını azaltan, göze çarpmayan pencereler bol ışık verir.
Anıtsal görünümü, planı, oranlardaki uyumu sütunları, mozaikleri, freskleri, ışık oyunları ile en büyük mimarlık eserleri arasında yer alan Ayasofya, daha sonra yapılan bütün kubbeli yapıları etkilemiştir.
6-EDİRNE SELİMİYE CAMİİ
Edirne’de cami (1569-1575), II. Selim ta- rafından Mimar Sinan’a yaptırıldı-. Kente egemen bir tepe l üzerinde, 43,28 m yüksekliğindi-dedir. 31,28 m çap genişliğindeki kubbesi 8 ayağa dayanır. Caminin dört köşesinde her biri 70,89 m yükseklikte üçer şerefeli minareler yer alır. Yapı, büyüklüğü, mimari özellikleri ve süslemeleriyle dünya çapında önem taşır.
7-ANITKABİR,
Türk ulusunun kurtarıcısı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara Rasattepe’de bulunan anıtsal mezarı. 10 Kasım 1938’de İstanbul’da ölen Atatürk’ün naaşı, Ankara’ya getirilerek geçici olarak Etnografya Müzesi’ne kondu. Daha sonra Atatürk’ün kişiliğine uygun, ulusunun ona armağanı olacak bir anıtkabirin hazırlık çalışmalarına başlandı. Bu aşamada en önemli sorun, anıtkabirin kurulacağı alanın yeriydi. Atatürk’ün bu konuda bir vasiyeti olmadığı, için; uzun araştırma ve tartışmalardan sonra anıt alam olarak Ankara’nın güneyine düşen Rasattepe seçildi. Bu konuda daha önce Prof. Dr. Herman Jansen, Prof. Dr. Clemens Holzmeister, Prof. Dr. Bruno Taut ile Prof. Dr. Belling başta olmak üzere pek çok kişi ve kuruluşun görüşü alındı. Bu görüşlerin sonucunda saptanan yerler şunlardı: Çankaya, Etnoğrafya Müzesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nin arkasındaki Karatepe, Ankara Kalesi, bugünkü Milli Eğitim Bakanlığı’ nın bulunduğu alan, eski Ziraat Mektebi, Gençlik Parkı, Altındağ’daki Hıdırlık Tepe, Gazi Orman Çiftliği. İlk aşamada belirlenen yerler arasında Rasattape’nin adı yoktu. Ancak Atatürk’ün mezarının yeri basında, Büyük Millet Meclisi’nde, aydın çevreler ve halk arasında derin bir ilgi uyandırdı. Daha sonra Aydın Milletvekili Mithat Aydın’ın Büyük Millet Meclisi’nde Rasattepe’yi önermesi dikkat çekti, uygun konumu kadar Atatürk’ün sağlığında burası için “Bu tepe ne güzel bir anıt yeri” ve “Ankara Kalesi buradan ne kadar güzel görünüyor” sözleri de anımsanarak kesin karara varıldı. Anıtkabir’in yeri saptandıktan sonra uluslararası bir proje yarışması düzenlendi. “Atatürk Anıtkabir Proje Yarışması” umulandan fazla ilgi gördü, yarışmaya 20’si Türkiye’den olmak üzere toplam 47 eser katıldı. Jüri, Anıtkabir proje yarışmasına gönderilen 3 eseri ödüle değer bulundu. Bu eserler Alman Mimar Prof. Dr. Johannes Kruger, İtalyan Mimar Prof. Dr. Arnöldo Foschini ve Türk mimarları Prof. Dr. Emin Onat ve Doç. Dr. Orhan Arda’nın projeleriydi. Kesin sonucu belirleyecek olan hüldimet, 7 Mayıs 1942’de Prof. Dr. Emin Onat ile Doç. Dr. Orhan Arda’nın projesini uygulamaya karar verdi.
Etiketler: